derin denizin dalgaları, ayaklarınızı sizden uzaklara götürüyormuş gibi sarılır ya..gözleriniz kumların içten çekilişlerine tanık olur.. eğer o an.. o an.. ufka bakıp derin bir nefes alabiliyorsanız hücrelerinizi es geçip tüm ruhunuza doğru.. bu imkansız aşktır..
- tanımadığımı düşündürüyorsun seni bazen.. bu yakutlar senin hazinenden mi döküldü gerçekten?
- bir hazinem varsa... neden dökülmesin ki...
( evet o yakutlar benden döküldü ! seni düşünürek geçirdiğim her saniyemi bir altın, her günümü bir yakut yaptım.. sakladım, gönlümün en derin zindanlarını temizledim.. saraylar yaptırdım senin için.. bir bilsen ah bir bilsen !!)
- etkilenmemek elde değil.. bu dünyanın zevk veren tatları oluyor bazen edebi yazılar
- doğrudur... zevk veren tatları..
( benim hayatımın tadı olmuşsun sen ! her sabah doğan güneş penceremden içeri girip gözlerimi yaktığı vakit.. o buruk mutlulukta dahi senin tadını alıyorum ! yağmur kokan toprak gibi... buram buram deniz bürünmüş agaçlar gibi... ağladığım vakit dahi her o yuvarlanan boncuk tanelerim senin adına doğru koşuyor.. yalnız sana birikiyor utanmadan.. hem de hiç...bir bilsen ah bir bilsen !! )
- dur bir tahmin ediyim.. sen sanırım aşıksın.. yoksa algılayamıyorum sıradan duygularla nasıl yazabileceğini
- aşık olmak... zannetmiyorum.. neden olayım ki...
( evet neden olayım ki ? o ışıl ışıl bakan gözlerin için mi? bir kırpıda kalbimi söküp eline verebileceğim gülüşlerin için mi? yapma lütfen sana neden aşık olayım ? hayatımda başka hiçbir sesi tanıyamadığım için mi senden başka? nereya baksam, kime koşsam, kime el açsam.. yine seni sayıkladığım için mi ?? )
- ağlıyor musun sen.. çevir yüzünü bana bir..
- hayır...ağlamıyorum dur..
( ağlamıyorum hayır ! bu sefer ağlamamalıyım.. yanık kokusu senin de burnuna geliyor öyle değil mi? yüreğimin en taze parçaları fedailerim bugün...hayır bırak benim yüzüme bakma.. bu kirli , çirkin , sönük yüzüme bakıp ne yapacaksın? acıma dolu yüzünü görmek istemiyorum.. lütfen dokunma hassas bağlarıma.. dayanamam sana bilmezsin... ama ah bir bilsen !!)
- vakit geldi sanırım.. yüzüme bakmadın ama.. bu öpücüğümü hep hakedecek biri oldun sen..
- . . .
( gitme.. lanet olsun gitme ! yarılacak gökler..gözlerim oraya yerleşecek.. sağanak sağanak yağmur zannedecekler bu ölümsüz fırtınayı senden sonra.. ben nerede nefes alacağım? dur hayır nolursun dur... hani ilk defa tanısmıstık su arkamızdaki dağın yamaçlarında... dizini yaralamıştın ve ben ordaydım... hani boynuma ah o ipek ipek saçların dolanmıştı... kolların sıcacık, omuzlarımdaydı... o gün.. o gün bana hep senın gıbı bırı olsa demıstın yanımda... ben hep olmadım mı ! bana sarılarak ağlamaz mıydın o sen degıl mıydın ! neredesın sımdı.. gıtme.. al.. yaşamımı kır parçala vur taşlara.. gitme..bilemezsin.. bilemezdin... ah bir bilsen !!! )
ağır ağır ilerledi zaman... herkesten çok daha gaddardı.. yumak yumak ederdi benlikleri kasesinde.. o giderdi..ve ben bir duman daha çığırırdım arkasından... son sözlerin miydi hatırlamıyorum.. çünkü sen hiç bir zaman bitmeyeceksin.. mezarıma ışığın vuracak biliyorum..
inan bana bulutlarda bırakacağım son nefesimi.. olur da ... bir gün bir rüzgar nefesımı alır götürür yanına.. sen onu solursun belki.. o zaman kavuşurum sana..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder